Oziinin Kaleminden

Çocukların elindeki ipadlere kızıyoruz ama biz bi türlü bırakamıyoruz ki elimizdeki telefonları resmen esiri olmuşuz gerçekten

face idi instagramıydı whatsapp grubuydu twitter i derken hooop 1 saatimiz gidiyor.

10 dakika mola sonra aynı tur yine 1 saat daha gitti.

Böyle böyle akşam oluyor günün sonunda ben bugün ne yaptım

gerçekten düşünürsek hiçç sadece telefondan milleti takip ettim?

Meraklı milletiz vesselam.

Hele ki merak ettiğimiz özel birileri varsa vay bizim halimize??

Ne paylaştı?

kaç beğeni aldı? kimler yorum yapmış?

Kaç dakika önce online mis? 

Gerçekten fena durumdayız.

Artık çantalarımızda cüzdan gibi şarj aleti taşımaya başladık.

Hele ki bazılarımız işini hiç riske atmamak için power banklerini bile yanlarından ayırmıyor. Ne olur ne olmaz belki gittiği yerde fiş filan bulamaz ya da şarj aleti bozulur.

Allah korusun Ne yapar sonra?.

Hiç abartmıyorum böyleyiz.

Hani bir esprili bir cümle var ya

Eskiden misafirlikteyken tuvaletin yerini soruyorduk şimdi ise prizin yerini..

en komiği ise mümkünse gittiğimiz misafirlikte prize de yakın yerlerde oturmayı tercih ediyoruz her zaman.

Madem misafirlik örneği verdik.

Peki nasıl geçiyor misafirliklerimiz

Şunu net olarak belirtebilirim sohbetler yarim yamalak yapılıyor

Neden

Genellikle herkesin elinde akıllı telefonu var gözün biri karşımızdakinde diğeri telefonun ekranında. Şaşı olacağız yakında.

Tam sohbet başlamışken

Misafirlerden biri sosyal medyada paylaşılan bir olayı hikayeyi ya da alıntı bir cümleyi yüksek sesle okumaya başlıyor birden sonra başka biri aynı şeyi yapıyor ay ben yapmazsam eksik olur deyip içinden

heyecanlı bir ses tonuyla bi de şunu dinleyin diyerek  telefonunun ekranında hemen gözüne ilk çarpan şeyi okumaya başlıyor.

Ne o misafirliğe gelindi.

En çok güldüğüm aynı evde yaşadıkları halde sosyal medyada birbirlerine herkese ilan ederek cümleler şiirler paylaşanlar, acaba yüzyüze iken yapıyorlar mı o bir muamma, laf sokanlar, karı koca kavgaları bile artık dört duvar arasında kalmadığını gözlemliyoruz.  

Bunların dışında Sosyal medyanın kaymağını yiyenler oldu tabii canım haksızlık etmeyelim.

Meşhur olanlar, paraya para demeyenler akıllı telefonlar sayesinde köşeyi güzelce döndüler.

Benim bir inancım var bu sosyal medya sayesinde bir çok restaurantlar ve cafeler açılıyor devamlı.

Çünkü insanlar sadece şurada gözüktüm demek için oralara gidiyor. Yer bildirimi belirterek bulunduğu her mekânda paylaşım yapıyor.

Bi de bi de bu sosyal medya sayesinde ne şairler ne yazarlar çıktı meydana

ben de onlardan biriyim açıkcası

Çünkü fotografa baktığım zaman aynı kahve fincanına bakar gibi birşeyler söylemek ya da yazmak geliyor içimden..

her paylaşılan manzara ya da fotografın altına kalemimizin pardon klavyemizin ya da tuşlarımızın ucundan dökülen duygusal kelimeleri bir süre sonra okuduğumuzda da vay ben mi yazmışım bunu diyoruz çoğu zaman.

Ticari boyutundaki en önemli örneği de sizinle paylaşmak istiyorum çünkü beni oldukça etkiledi.

Her zaman alışveriş yaptığım küçücük bir butik vardı. Sosyal medya sayesinde internetten satışlarla kazancını ve şube sayısını arttırdı.. Geçen gün gördüm. Kocaman bir deponun sahibi olmuş.  Allah daha çok versin, yürekten alkışlıyorum.. Zamanında küçücük bir butikten sadece 2 kişi çalıştırıyorken  3-4 sene sonra bünyesinde 500 den fazla kişiye ekmek kapısı açmış oldu. nasıl olur diyorsunuz di mi ben de öyle dedim. Cevabı o kadar basit ki.

Çünkü alışverişi bile telefondan yapmaya başladık.

Herşey elimizin altında artık

satın aldığın ürünü begenmedin mi hemen değişim yapabiliyorsun. Anlaşmalı kargolarda bi de ücret de ödemiyorsun.

Ne yapardık bi zamanlar ürünü alırdık eve gelince giyer aynada kendimize bakardık mağazadaki gibi üzerimizde durmadığını görünce değiştirmek için mağazaya giderdik ya da üşenirdik. Tabii para iadesi yapmadıklarından başka bir ürünü içimize sinmeden alıp evimize dönerdik ya da bir daha geldiğinizde kullanırsınız diye çek verirlerdi bize. Tabii bi daha ne zaman uğrayacaksak.. Bunlar tarihe karıştı artık.

en güzel örneği ise;

Akşam televizyon izliyorsun canın bi şey istiyor ya da sofra hazırlanıyor yemekte de dolma var a bi bakıyorsun yoğurt kalmamış ya da almayı unutmuşsun.

Ne olur Sen alacaksın ben alacağım kavgası başlar di mi hemen

neyse sonunda biri ikna olur üstünü değiştiriip bakkala ya da markete gider pek bakkal kalmadı ya artık.  

Şimdi öyle mi 10 dk bile geçmeden istediğin kapinda. Valla ne söyleyim Bunlar güzel şeyler tembelliğe alıştırsa da güzel şeyler güzel.

Böyle böyle bu sosyal medya sayesinde sayısız iş imkanları oluştu. Bir-çok kişi ekmek yiyor. Sanal da olsa güzel arkadaşlıklar kuruldu. Doğum günlerinde herkes tarafından hatırlanmaya başlandı. Seneler sonra çocukluk gençlik arkadaşlarıyla buluşuldu. Görmesek te arkadaşlarımızın ailelerindeki güzel ve acı günlerinden haberimiz olduğu için hep yanlarında olduğumuzu hissettirdik. Bu artıları asla inkar etmiyorum.

Ama değerlerimiz, vaktimiz, duygularımız ölüyor. Kitap okuma oranlarımız azaldı, sohbetlerimiz azaldı, daha çok para harcar olduk 

Hayatimizi like lar belirlemeye başladı Ne kadar çok like o kadar çok mutluluk.  

Televizyon için aptal kutusu derler esasında. Inanın telefon daha beter izlediğimiz dizilerin filmlerin oyuncularını bile sosyal medya belirliyor. Takipçisi çok alan hop rolü kapıyor.  Emek tecrübe ikinci planda. Herkes bundan dolayı takipçi sayısını arttırma derdine düşmüş durumda.

iş için bile kullanmak istediğimizde telefonu her elimize aldığımızda arama tuşundan önce gelen bildirimlere bakıyoruz o mesaj dı şu mesajdı dedikten sonra telefonu esas yapmak isteğimizi yapmadan yerine bırakıyoruz. arayacağımız kişiyi de unutuyoruz.

işte böyle esir olmuşuz sosyal medyaya nasıl kurtulacağımızı bilmeden o yüzden çocuklarımıza kızmadan önce kendimizi korumak zorundayız ondan.

İlk Yorumu Siz Gönderin!

Yorum gönderin

DÜŞÜNCELER, HİKAYELER VE FİKİRLER